Stanley Milgram Deneyi


Yale Üniversitesi Psikoloğu Stanley Milgramtarafından uygulanmış ve oldukça çarpıcı sonuçlar doğurmuş bir deneydir. Milgram’ı bu araştırmaya iten olay Nazi Almanyası’nda görev yapmış Adolf  Eichmann’ın ( görev adı altında nitelendirerek) savaş suçlusu olmasıdır.
Kişinin belli bir eylemi yanlış olduğunun idrakında olsa dahi, görev bilinciyle yerine getirmesi psikolojik açıdan oldukça dikkat çeken bir konudur. Deney ilk kez Milgram’ın ‘ İtaat üzerine davranışsal inceleme ‘ adlı makalesinde yayımlanmıştır. Deneyde amaç; bireylerin itaat sınırını ve itaat edilen eylemlerin niteliğinin kişinin o eylemi yapmasında ne derece etkili olduğunun saptanmasıydı.
Deney sırasında elde edilen veriler ise birçok yönden şaşırtıcı ve bir o kadar da çarpıcıdır. Çünkü birazdan ayrıntılı bir şekilde açıklamasına yer vereceğim deney sırasında deneklerin etik dışı bir davranışı, başkasına bilinçli zarar verme gibi  itaatkar psikolojisi altında uzun süre uyguladığı gözlendi.
Milgram deneyi, farklı yaş ve meslek gruplarından insanların katılımıyla gerçekleştirdi. Deneklere, öğretmen ve öğrenci olmak üzere iki gruba ayrılacakları ve deneyin ‘cezanın öğrenme üzerindeki etkisi’ni ölçeceği söylendi. Denekler ayrı odalara yerleştirildi. Öğretmen ile öğrenci arasındaki ilitişim sadece ses yoluyla sağlandı. Öğretmenin önüne öğrenci üzerine elektrik uygulayabileceği bir düzenek yerleştirildi. Öğretmenin öğrenciye yönelttiği her soruda, yanlış cevap verildiği takdirde öğrenciye öğretmen tarafından 15 volttan başlamak üzere elektrik verildi. Yanlış sayısı arttıkça verilen şokun enerjisi de arttırıldı.Deney sırasında öğretmene ses bandı dinletildi ancak bu söylenmedi. Verilen elektrik şokunun artırıldıkça banttan öğrencinin önce bağırma sesi daha sonra ise ağlama sesi dinletildi. Buna rağmen denekler şok vermeye devam etti. Deneyi bırakmak isteyenler ya da durumdan rahatsız olanlar olduysa da yanlarında bulunan gözlemcinin devam etmelerini söylemesi üzerine deneyi bırakmadılar. İşin ilginç yanı gözlemcilerin denekler üzerine tehdit oluşturmamasıydı. Deneye devam etmeleri söyleniyor ancak, etmedikleri takdirde uygulanacak herhangi bir yaptırımdan bahsetmiyorlardı. Buna rağmen denekler deneye devam etti.
Artan elektrik şokuyla birlikte öğrencinin yalvarma sesi dinletildi. Buna rağmen devam eden deneklere bir sonraki aşamada aniden kesilen öğrenci sesi dinletildi. Ses kesildikten sonra bile şiddetini arttırarak şok vermeye devam edenler oldu. ( Deneylere katılan insanların hepsi normal insanlardı. Hiç birinde sadistlik ve benzeri psikolojik rahatsızlıklar ya da kişilik bozukluğu bulunmuyordu.)
Milgram deney sonuçlarını şöyle değerlendirdi; “Sadece görevlerini yapan, kendi başlarına vahşi işlere kalkışmayan sıradan insanlar, korkunç bir yok etme işleminin bir parçası olabilmekteler.  Ek olarak, yaptıkları işin yıkıcı sonuçlarını apaçık görmelerine rağmen, temel ahlaki değerleriyle çelişen bu görevlerde pek az kişinin otoriteyi reddetme potansiyeli olduğu görüldü.” Ortaya çıkan sonuç gerçekten dehşet verici. Bireyler karakterlerine tamamen ters düşen eylemleri otorite karşısında hiç düşünmeden yapabiliyorlar.
İnsan kişiliğinin , içindeki boyun eğme duygusundan zayıf olması şaşırtıcı olmasının yanında  tarih boyunca yaşanmış bir çok vahşetin temel noktasını oluşturuyor.



kaynak:http://www.bilgiustam.com/stanley-milgram-deneyi-nedir/


0 yorum:

Yorum Gönder

 

Kıssada hisse

Osmanlı’nın Edebindeki İncelikler… İnsanlarımız eskiden edeplerindeki inceliklerine binaen ‘Işığı yak’ demezlerdi. … Çünkü yakmak olumsuz bir kelimedir. Bunun yerine ‘Işığı uyandır’ derlerdi Geceleyin yatarlarken de ‘Lambayı (mumu) söndür.’ demezler (Allah kimsenin ışığını söndürmesin.), çünkü söndürmek olumsuzluk çağrıştırdığı için ‘Lambayı dinlendir’ derlerdi. Aynı şekilde ‘Kapıyı kapat’ denilmez (Allah kimsenin kapısını kapamasın) ‘Kapıyı ört’ veya ‘Sırla’ derlerdi. Kapıların üzerinde de‘ kapılar açan, müşküller gideren, kalplere inşirah veren’ manasında ‘’Ya Fettah’’ yazılırken günümüzde “itiniz” gibi manasız ve faydasız, boş bir kelime yer almaktadır………. Eskiden evlere misafirler geldikleri zaman ev sahibi onların ayakkabılarının burunlarını dışarıya doğru değil içeriye doğru baktırırdı. Böyle yapmakla ‘’Biz sizin misafirliğinizden çok hoşnut kaldık, evimizi yeniden şereflendirmenizi bekleriz” demek isterlerdi.’’

Wikipedia

Arama sonuçları

Haftanın Yeri

Meteora/Greece

Haftanın Sözü

Yalan doğrudan kaçar. Güneş yalnızdır ama ışık saçar. Doğruların kaderidir yalnızlık.

Haftanın Deneyi

Popüler Yayınlar